Privacy Policy Cookie Policy Terms and Conditions İşkence - Vikipedi

İşkence

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Resim:Help-translate.png Bu sayfa başka bir dilden çevrilmektedir.
  • Çeviriye kalınan yerden devam edebilirsiniz.
  • Çeviriyi başlatan kişiyle iletişime geçip sayfanın durumunu sorabilirsiniz.
  • Sayfanın geçmişinden  sayfa üzerinde çalışanları görebilirsiniz.
  • Çevirilecek yazıyı görmek için gerekirse değiştire tıklayınız.

İstismar ile ilgili maddeler

Türüne göre

Genel kavramlar
Şiddet / Baskı
Gücün kötüye kullanımı / Zulüm


Fiziksel istismar
İşkence
Çocuk istismarı
Aile içi şiddet


Psikolojik istismar
Küçük düşürme / Gözdağı verme
Grupça saldırmak / Kabadayılık
Nefretli konuşma / Manipülasyon
Takipçilik / Sibertakipçilik
İlişkisel saldırganlık
Ebeveynsel yabancılaşma
Psikolojik işkence / Zihin kontrolü
Toplumsal veya bireysel sakınma
Zor yollu ikna / Taciz


Cinsel istismar
Ensest / Çocuk cinsel istismarı
Tecavüz / Cinsel taciz

Kurbana göre

Çocuk istismarı / Aile içi şiddet
Yaşlı istismarı / İş yerinde şiddet
Tutuklu istismarı
Hayvanlara uygulanan şiddet

Suçluya göre

Polis şiddeti
İnsan deneyleri

İlgili

Ağır bedensel ceza
Erişkin Koruma Hizmetleri

Bu kutu: görtartışmadeğiştir

İşkence, ister fiziksel olsun ister ruhsal, bir göz korkutma, caydırma, intikam alma, cezalandırma veya bilgi toplama aracı olarak bilinçli şekilde insanlara ağır acı çektirmekte kullanılan her türden edimlerdir. İtiraf almak amacıyla sorgulama taktiği olarak kullanılabilir. İşkence ayrıca bir baskı yöntemi olarak veya tehdit olarak algılanan toplulukları kontrol altına alma aracı olarak hükümetlerce kullanılır. Tarih boyunca, din değiştirme veya politik yeniden-öğretim (re-education) amacıyla sık sık kullanılmıştır.

İnsan Hakları Bildirgesi'nde belirtildiği üzere, işkence neredeyse evrensel olarak çok ciddi bir insan hakları ihlali olarak görülür. Üçüncü ve Dördüncü Cenevre Konvansiyonu'nu imzalayan devletler, silahlı çatışma durumlarında korunan insanlara (düşman siviller ve savaş esirleri) işkence yapmayacağını beyan eder, ve Birleşmiş Milletler'in İşkenceye Karşı Konvansiyonu'nu imzalayanlar hiç kimseye cezalandırmak, itiraf ya da bilgi almak, onlara ya da üçüncü şahıslara baskı yapmak amacıyla kasten acı ve ıstırap çektirmeyeceğine söz verir. Ancak Uluslararası Af Örgütü gibi kuruluşlar her üç ülkeden ikisinin istikrarlı bir şekilde bu konvansiyon ve anlaşmaların ruhuna uygun davranmadığını bildirmekteler.

Konu başlıkları

[değiştir] Günümüzde İşkencenin Yasal Durumu

10 Aralık 1948'de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ni kabul etti. Bu bildirgenin beşinci maddesi şöyle der: "Hiç kimse işkenceye maruz bırakılmamalı, kimseye zalimce, insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele edilmemelidir".

O günden beri işkence kullanımının hukukî durumu, en önemli ikisi İşkenceye Karşı BM Konvansiyonu ve Cenevre Sözleşmeleri olan birkaç uluslararası anlaşma tarafından düzenlenmektedir.

[değiştir] Birleşmiş Milletler: İşkenceye Karşı Komite

Birleşmiş Milletler'in İşkenceye Karşı Komite'si (İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi, The United Nations Convention against Torture and Other Cruel, Inhuman or Degrading Treatment or Punishment, kısaca UNCAT) Haziran 1987 yılında göreve başladı. Konu ile en alakalıları ilk üç madde ile on altıncı maddenin ilk paragrafıdır:

Madde 1: İşkencenin Tanımı
1. Bu sözleşmenin amacı bakımından işkence, bir kimseye karşı, kendisinden itiraf almak veya üçüncü kişi hakkında bilgi edinmek, kendisinin veya üçüncü kişinin yaptığı veya yaptığından kuşkulanılan bir eylem nedeniyle cezalandırmak veya kendisini veya üçüncü kişiyi korkutmak veya zorlamak amacıyla veya ayrımcılığa dayanan herhangi bir sebeple, bir kamu görevlisi veya resmî sıfatla hareket eden bir başka kişi tarafından veya bu görevlinin veya kişinin teşviki veya rızası veya muvafakatiyle işlenen ve işlendiği kimseye fiziksel veya ruhsal olarak ağır acı veya ıstırap veren herhangi bir edimdir. Kanunî yaptırımlardan kaynaklanan veya yaptırımın doğasında bulunan veya bu yaptırımlarla rastlaşan acı veya ıstırap, işkence sayılmaz.
2. Bu madde, uygulama alanı daha geniş olan hükümlerin bulunduğu veya bulunabileceği uluslararası belge veya ulusal mevzuat hükümlerinin uygulanmasını önlemez.
Madde 2: İşkenceyi Önleme Yükümlülüğü ve İşkenceyi Haklı Gösterme Yasağı
1. Her bir Taraf Devlet, kendi egemenliği altındaki topraklarda işkence edimlerini önlemek için etkili yasal, idarî, yargısal veya diğer tedbirleri alır.
2. Her ne olursa olsun, savaş durumu, savaş tehdidi, iç siyasal huzursuzluk veya diğer olağanüstü hal gibi herhangi bir istisnaî durum, işkenceyi haklı göstermek için ileri sürülemez.
3. Bir amirin veya bir kamu makamının verdiği bir emir, işkenceyi haklı göstermek için ileri sürülemez.
Madde 3: İade Yasağı
1. Hiç bir Taraf Devlet, bir kimsenin diğer bir Devlette işkence tehlikesine maruz kalacağına inanmak için esaslı sebeplerin bulunması halinde, bu kimseyi sınır dışı edemez, geri gönderemez veya iade edemez.
2. Yetkili makamlar bu tür bir sebebin bulunup bulunmadığına karar vermek amacıyla, söz konusu Devlette insan haklarının ağır, açık veya kitlesel bir tarzda ihlalinin bulunup bulunmadığı da dahil, mümkün olduğu kadar her türlü hal ve şartı dikkate alırlar.
Madde 16: İşkenceye Varmayan Eylemler
1. Her bir Taraf Devlet, kendi egemenliği altındaki bir ülkede, birinci maddede tanımlanan işkenceye varmayan diğer zalimane, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele veya ceza edimlerinin bir kamu görevlisi ve resmî sıfatla hareket eden bir diğer kimse tarafından veya bu kimsenin teşvîki veya rızası veya muvafakati ile işlenmesini önlemeyi taahhüt eder. Sözleşmenin özellikle 10, 11, 12 ve 13. maddelerinde yer alan yükümlülükler, işkence sözcüğü yerine diğer zalimane, insanlık dışı veya onur kırıcı bir muamele veya ceza terimleri konarak uygulanır.

Burada üzerinde durulması gereken birkaç nokta bulunuyor:

  • Madde 1: İşkence "ağır acı veya ıstırap veren her hangi bir fiil" olarak tanımlanmıştır, yani acı ve ıstırabın dereceleri vardır ve belli bir seviyenin altında uygulandığında eylem işkence olarak tanımlanmaz. Uluslararası hukukta bu konu ile ilgili tartışmalar özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından etkilenmiştir. AİHM ve konu ile daha ayrıntılı bilgi için Diğer Sözleşmeler bölümüne bakınız.
  • Madde 2: Eğer bir devlet anlaşmayı hiç kuşku duymadan imzalamışsa, o zaman sözleşmeden doğan sorumluluklarını bozmadan işkenceyi kullanmasını makul kılacak "herhangi bir istisnaî durum" da yok demektir. Bununla birlikte, güçlü bir ülkeye uygulanabilecek en güçlü yaptırım, sözleşmeden doğan sorumluluklarını yerine getirmediğini ilan eden açık bir kayıttır [1]. Bazı belirli istisnaî durumlarda bu ülkelerin yönetimleri, kamuya yansıması durumunda makul bir mazeretle reddedebileceklerini düşündüklerinden, bunu kabullenilebilir bir risk olarak değerlendirebilirler; sonuçta "ağır" kelimesinin tanımı yoruma açıktır.
  • Madde 16: "zalimce, insanlık dışı veya aşağılayıcı edimler"in önlenmesi zorunluluğunu içerir; ancak yalnızca "yönetimi altında bulunan tüm topraklarda". Yani bir devletin, kendi yönetiminde olmayan bölgelerde işkence harici zorlayıcı yöntemlerin kullanılmasına göz yumması yasaklanmamıştır.

Şu an bu sözleşme dünyadaki ülkelerin yarısınca imzalanmış durumdadır.

[değiştir] Cenevre Sözleşmeleri

Dört Cenevre Sözleşmesi, düşman eline düşen kişilere koruma bahşeder. Bu sözleşmeler savaşı geleneksel haliyle, üniformalı insanların yine üniformalı ve kimliği açıkça belirgin düşmanlarla, sınırları açıkça belirli alanlarda çatıştıkları haliyle tasavvur eder. Bu nedenle insanları iki farklı gruba ayırırlar: savaşçılar, ve olmayanlar (siviller). Varlıkları hukukî söylemde ima edilen, ancak kendilerine karşı takınılacak tavır sözleşmelerde işlenmeyen bir üçüncü grup daha vardır. Bunlar yasadışı savaşçılardır; mesela casuslar, paralı askerler ve savaş kanunlarını -örneğin beyaz bayrak sallamasına rağmen düşmana ateş açarak- çiğneyen diğer savaşçılar. Savaşçılara ve sivillere sağlam bir koruma bahşedilirken, yasadışı savaşçılara daha düşük seviyeli bir koruma sağlanır.

Üçüncü (CSIII) ve Dördüncü (CSIV) Cenevre Sözleşmeleri, çatışma kurbanlarına yönelik muamele ile en ilgili olanlardır. Benzer şekilde ifadelendirilmiş 3. maddelerinde iki sözleşme de belirtir ki, "uluslararası olmayan silahlı çatışmalar"da "silahlarını bırakan silahlı kuvvetler mensupları da dahil olmak üzere, husumette etkin bir şekilde rol almayan kişilere...bütün hallerde insanca muamele edilecektir." ve hiçbir şekilde "kişiye ve yaşama karşı şiddet, özellikle de her tür cinayet, sakatlama, zalimane muamele ve işkence" veya "kişisel onura karşı hakaret, özellikle de aşağılayıcı ve küçümseyici davranış" olmamalıdır.

CSIV bir uluslararası silahlı çatışma içinde bulunan çoğu sivili kapsar ve bunlara genellikle "Korunmuş Kişiler" der (böyle kabul edilmeyenler için hemen bundan sonraki muafiyetler bölümüne bakınız). Madde 32'de korunmuş kişiler, "cinayet, işkence, fiziksel cezalandırma, sakatlama, tıbbî ve bilimsel deneylere...ayrıca ister sivillerce ister askerî yetkililerce uygulansın, diğer herhangi bir zulüm aracına" karşı korunma hakkına sahiptirler.

CSIII bir uluslararası silahlı çatışmada esir düşenlere yönelik muameleleri kapsar. Bilhassa madde 17 şunu belirtir: "Savaş esirleri üzerinde, hangi türde olursa olsun onlardan bilgi alabilmek adına ne fiziksel ya da ruhsal işkence, ne de başka herhangi bir baskı aracı kullanılabilir. Konuşmayı reddeden savaş esirleri tehdit, hakaret veya herhangi türden bir sakıncalı muameleye maruz bırakılmamalıdır". CSIII'teki Savaş Esirlerinin durumu hakkında, CSIV'teki "Korunmuş Kişiler"inkinden çok daha az muafiyet durumu vardır. Kişi, bir uluslararası silahlı çatışmada düşman savaşçısı ise otomatikman CSIII'ün korumasına sahip olur ve yasadışı savaşçı olmadığı sürece bir Savaş Esiri olarak kabul edilir.

Belirtildiği gibi, yasadışı savaşçılar CS altında daha az korumaya sahiptirler. Yasadışı savaşçı olup olmadıklarına dair bir şüphe durumunda "bir ehil mahkemece durumlarına karar verilene kadar" bir Savaş Esiri olarak muamele görürler (CSIII madde 5). Dikkat edilmelidir ki ehil mahkeme kavramı tanımlanmamıştır ve tarafsızlığa dair bir gereklilik de şart koşulmamıştır. Eğer mahkeme yasadışı savaşçı olduklarına hükmederse, CSIV hükmü altındaki bir "Korunmuş Kişi" olarak kabul edilmezler. Yine de buna rağmen CSIV tarafından bahşedilen belli bir korunmaya sahiptirler ve "kendilerine insanca davranılmalı ve bir savaş suçları davası durumunda, mevcut Sözleşmede belirtilen adil ve düzenli bir muhakeme hakkından yoksun bırakılmamalıdırlar" (CSIV madde 5).

[değiştir] Dördüncü Cenevre Sözleşmesi Muafiyetleri

Dördüncü Cenevre Sözleşmesi (CSIV) çok önemli bir muafiyet getirmektedir:

"Şayet ihtilâfa dahil bir Taraf kendi toprağında işbu Sözleşme ile himaye gören bir şahsın ferdî olarak devlet emniyetine zarar verecek faaliyette bulunduğundan haklı olarak şüphe etmek için ciddî sebeplere sahip olursa veya bu faaliyette bulunduğu sabit olursa bu şahıs, tatbik edildiği takdirde devletin emniyetine zarar getireceğinden işbu Sözleşme'nin bahşettiği hak ve imtiyazlar üzerinde hiçbir iddiada bulunamaz...Mamafih, bu hallerin her birinde, yukarki bentlerde zikredilen şahıslara insanî muamele yapılacak[tır]." (4. CS madde 5)

4. CS ile korunmayan başka iki grup daha vardır:

  1. Sözleşmeye bağlı olmayan bir Devletin vatandaşları Sözleşme tarafından korunmazlar.
  2. Savaşan bir devletin topraklarında bulunan, tarafsız bir devletin vatandaşları ile savaş-ortağı bir devletin vatandaşları, eline düştükleri devlet nezdinde kendi devletlerinin normal bir siyasî temsilciliği bulunduğu müddetçe, himaye görecek şahıslar olarak telakki edilmezler (madde 4). Neredeyse hemen her devletin diğer devletler nezdinde diplomatik bir tanınmışlığı bulunduğundan, çoğu tarafsız devletin vatandaşları, bir savaş bölgesinde iseler 4. Cenevre Sözleşmesi'nden hiçbir koruma bekleme hakkına sahip değillerdir.

ABD'nin Teröre Karşı Savaş 'ı gibi bir çatışmada birçok yasadışı savaşçı, ya uyruklarından dolayı bu onlara esirgendiğinden (aşağı bölümlere bakınız), ya çok tehlikeli bulunmaları nedeniyle Madde 5 uygulamaya sokulabildiğinden ya da yasal savaşçı teriminin sözlük anlamına uymadıklarından (bir Taraf'ın silahlı kuvvetlerine mensup değillerdir, üniformaları yoktur, "uzak mesafeden ayırt edilebilecek sabit bir işaret" taşımazlar), Cenevre Sözleşmelerince bahşedilen korumadan yoksun bırakılmıştır.

[değiştir] Ek Protokoller

In addition, there are two additional protocols to the Geneva Convention: Protocol I (1977), relating to the protection of victims of international armed conflicts and Protocol II (1977), relating to the protection of victims of non-international armed conflicts. These clarify and extend the definitions in some areas, but to date many countries, including the United States, have either not signed them or have not ratified them.

Protocol I does not explicitly mention torture but it does clarify one or two points which effect the treatment of POWs and Protected Persons. The first is that it explicitly involves "the appointment of Protecting Powers and of their substitute" to monitor that the Conventions are being enforced by the Parties to the conflict. It also broadens the definition of a lawful combatant in occupied territory to include those who carry arms openly but are not wearing uniforms, so that they are now lawful combatants and protected by the Geneva Conventions. It also defines who is a mercenary, and implicitly an unlawful combatant, and not protected by the same conventions.

Protocol II "develops and supplements Article 3 [relating to the protection of victims of non-international armed conflicts] common to the Geneva Conventions of 12 August 1949 without modifying its existing conditions of application" . It states in Article 4.a "Violence to the life, health and physical or mental well-being of persons, in particular murder as well as cruel treatment such as torture, mutilation or any form of corporal punishment;", Article 4.b "Outrages upon personal dignity, in particular humiliating and degrading treatment, rape, enforced prostitution and any form of indecent assault;" and Article 4.h "Threats to commit any of the foregoing acts". There are other clauses in other articles which entreat humane treatment of enemy personnel in an internal conflict, which have a bearing on the use of torture, but there are no other clauses which explicitly mentions torture.

[değiştir] Diğer Sözleşmeler

Soğuk Savaş sırasında, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi olarak adlandırılan bir sözleşme imzalandı. Sözleşme'nin temeli İHEB'dir. Sözleşme'yi yorumlamak üzere bir mahkeme de oluşturulmuştur ve ""İşkence yasağı"" başlıklı 3. maddesi ""Hiçkimse işkenceye, insanlıkdışı veya onur kırıcı muamele veya cezaya maruz bırakılamaz" hükmünü içermektedir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 1978 tarihinde "duyusal yoksunluk" içeren beş tekniğin işkence değil ama "insanlıkdışı ya da onur kırıcı muamele" olduğuna hükmetmiştir (Irland v. U.K.). Ayrıntılar için bkz. Accusations of use of torture by United Kingdom . Bu dava Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Sözleşme'nin yürürlüğe girmesinden 9 yıl önceydi ve o tarihten bu yana Devletleri neyin işkenceyi oluşturduğu hakkında düşünmeye sevk etmiştir.

Uluslararası Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi de işkence ve "zalimane, insanlıkdışı ve onur kırıcı muamele ve cezayı" açıkça yasaklamıştır.

Birleşmiş Milletler Mahpusların Islahı İçin Asgari Standart Kurallar "disiplin cezası olarak, bedensel ceza, karanlık bir hücrede bırakarak cezalandırma ve bütün zalimane, insanlıkdışı ya da onur kırıcı cezaların bütünüyle yasaklandığını" belirtmektedir.

[değiştir] İşkence Karşıtı Sözleşmelerin Gözetimi

Nuremberg 'in Demir Bakire 'si çok ünlü ve nadiren kullanılan bir işkence aracıdır
Nuremberg 'in Demir Bakire 'si çok ünlü ve nadiren kullanılan bir işkence aracıdır

Bir Cenevre sözleşmesi imzacısı ile başka bir taraf arasındaki silahlı çatışma zamanlarında, Uluslararası Kızıl Haç Komitesi (International Committee of the Red Cross, ICRC) delegeleri imzacı tarafın, işkence kullanımı da dahil olmak üzere, Cenevre Sözleşmelerine uyup uymadığını gözlemler.

Resmî bir BM belgesi olan İstanbul Protokolü, işkencenin ve sonuçlarının belgelenmesine dair uluslararası ilk yönergeleri barındırır. Protokolün resmî bir Birleşmiş Milletler belgesi olarak kabulü 1999'da gerçekleşmiştir.

İşkencenin ve İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Davranışların veya Cezalandırmaların Önlenmesine yönelik Avrupa Sözleşmesinin 1 nolu Maddesinde şart koşulduğu gibi, İşkencenin ve İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Davranışların veya Cezalandırmaların Önlenmesi için Avrupa Komitesi (European Committee for the Prevention of Torture and Inhuman or Degrading Treatment or Punishment, EPT), "özgürlüğünden mahrum edilmiş kişilere karşı muameleleri inceleyecek ve, gerektirdiği takdirde, bu gibi kimselerin işkence ya da aşağılayıcı davranış veya cezalandırılmalardan korunması amacını gözeterek, ziyaretlerde bulunacaktır".[1]

Uluslararası Af Örgütü ve İşkencenin Önlenmesi Organizasyonu (the Association for the Prevention of Torture, APT) [2] gibi insan hakları kuruluşları, tüm dünyada işkence kullanımını durdurmak amacıyla yapılan çalışmalarda etkindirler ve işkence olaarak kabul ettikleri eylemler üzerine raporlar yayımlamaktadırlar.

[değiştir] Yerel ve Uluslararası Hukuk

Countries which have signed the "United Nations Convention Against Torture", have a treaty obligation to include the provisions into domestic law. The laws of many countries therefore formally prohibit torture. However, such de jure legal provisions are by no means a proof that, de facto, the signatory country does not use torture.

To prevent torture, many legal systems have a right against self-incrimination or explicitly prohibit undue force when dealing with suspects.

Torture was abolished in England about 1640 (except peine forte et dure which was only abolished in 1772), in Scotland in 1708, in Prussia in 1740, in Denmark around 1770, in Russia in 1801.[2][3]

The French 1789 Declaration of the Rights of Man and of the Citizen, of constitutional value, prohibits submitting suspects to any hardship not necessary to secure his person. Statute law explicitly makes torture a crime. In addition, statute law prohibits the police or justice from interrogating suspects under oath.

The United States includes this protection in the fifth amendment to its constitution, which in turn serves as the basis of the Miranda warning that is issued to individuals upon their arrest. Additionally, the US Constitution's eighth amendment expressly forbids the use of "cruel and unusual punishments", which is widely interpreted as a prohibition of the use of torture.

[değiştir] İşkence Uygulamaları

Recent times in the context of this article is from December 10, 1948 when the Universal Declaration of Human Rights was adopted by the United Nations General Assembly.

[değiştir] Geçmişte İşkence

Catholic clerics presiding over the torture of a man suspected to be a heretic before his subsequent execution during the Spanish Inquisition.  Circa 1700 AD.  According to Herrera Puga the authorities:  "placed no limits on the means; in this way they used the rack, the lash, fire, etc.  In some cases... they applied padlocked irons to the flesh which even led to the amputation of a hand..."
Catholic clerics presiding over the torture of a man suspected to be a heretic before his subsequent execution during the Spanish Inquisition. Circa 1700 AD. According to Herrera Puga the authorities:
"placed no limits on the means; in this way they used the rack, the lash, fire, etc. In some cases... they applied padlocked irons to the flesh which even led to the amputation of a hand..."

İşkence pek çok ülke ve devlet tarafından uygulanmıştır. Örneğin Roma İmparatorluğu'nda bir kölenin ifadesi yalnızca işkence altında alınırsa kabul edilirdi, kölelerin kendi istekleri ile gerçeği söyleyebileceklerine güvenilemeyeceği varsayımına dayanılıyordu.

İlk ve orta çağ filozofları (örneğin Aristotales ve Francis Bacon) adalet sisteminde dikkatli bir şekilde gözlemlenen işkence uygulamasının güvenilir destekçileri oldular.

Avrupa'nın hemen her yerinde orta ve yeni çağ mahkemeleri davalının suçuna ve sosyal statüsüne göre işkence yaptırmıştır. İşkence adalet sisteminde meşru görülürdü ve itiraf ettirmek, suç ortaklarının isimlerini almak gibi amaçlarla kullanılırdı. Sıklıkla idama mahkum edilen davalılar suç ortaklarının kimliklerini açıklamaları için infazdan önce son bir kez işkenceye alınırlardı. Engizisyon mahkemelerinde işkence kullanımı 1252 yılından itibaren başlanmış ve 1816'da Katolik kilisesi tarafından yasaklanmıştır. Bu zaman aralığında güçlü kimseler kendi işkence odalarını kurmuşlar, toplumun aşağı kesiminden insanları sokaklardan kaçırarak icad ettikleri prosedürleri üzerlerinde uygulamışlar, hangi tekniklerin daha etkili ve vücudun hangi bölgelerinin daha duyarlı olduğunu dikkatli bir şekilde araştırarak uygulamalarını geliştirmişlerdir. (Anlatılanlar tam olarak kastedilmiştir.)

Orta çağdan 18. yüzyıla değin işkence yasal soruşturmalar ve mahkemelerde itiraf ve ifade almada meşru olarak kullanılıyordu. Bazı seküler mahkemelerin dini olanlardan daha vahşi uygulamalarda bulunduğu görüldüyse de, Will ve Ariel Durant'ın "İnanç Çağı"nda belirttikleri gibi çoğunlukla en acımasız ve canice işkenceler hükümetler tarafından dikbaşlı mahkumlar üzerinde değil, dindar rahipler tarafından "kafirler" üzerinde uygulanmıştır.

Örneğin İspanya'da Dominikan tarikatına mensup rahipler dehşetli bir şekilde yaratıcı işkenceciler olarak ün salmışlardı. İspanyol engizisyon mahkemesinin kurbanlarından pekçoğu

Many of the victims of the Spanish Inquisition did not know (and were not informed) that, had they just confessed as required, they might have faced penalties no more severe than mild penance; confiscation of property; even, perhaps, a few strokes of the whip. They thus ended up exposing themselves to torture. Many were perhaps clinging to "the principle of the thing", however noble (or foolhardy) that may be when faced with torture.

One of the most common forms of medieval inquisition torture was known as strappado. The hands were bound behind the back with a rope, and the accused was suspended this way, dislocating the joints painfully in both arms. Weights could be added to the legs dislocating those joints as well. Other torture methods could include the rack (stretching the victim’s joints to breaking point), the thumbscrew, the boot (some versions of which crushed the calf, ankle, and heel between vertically positioned boards, while others tortured the instep and toes between horizontally oriented plates), water (massive quantities of water forcibly ingested–or even mixed with urine, pepper, diarrhea, etc., for additional persuasiveness), and red-hot pincers (typically applied to fingers, toes, ears, noses and nipples, although one tubular version [the "crocodile shears"] was specially devised for application to the penis in cases of regicide), although it was technically against church policy to mutilate a person's body. If stronger methods were needed, or death, the person was handed over to the secular authorities who were not bound by any restrictions.

In 1613 Anton Praetorius described the situation of the prisoners in the dungeons in his book "Gründlicher Bericht über Zauberei und Zauberer" (Thorough Report about Sorcery and Sorcerers). He was one of the first to protest against all means of torture.

[değiştir] Yakın Geçmişte İşkence

Ana madde: Uses of torture in recent times

Many countries find it expedient from time to time to use techniques of a kind used in torture; at the same time few wish to be described as doing so, either to their own citizens or international bodies. So a variety of devices are used to bridge this gap, including state denial, "secret police", "need to know", denial that given treatments are tortuous in nature, appeal to various laws (national or international), use of jurisdictional argument, claim of "overriding need", and so on. Torture has been a tool of many states throughout history and for many states it remains so (unofficially and when expedient and desired) today. As a result, and despite worldwide condemnation and the existence of treaty provisions that forbid it, torture is still practiced in two thirds of the world's nations. [4].

Torture remains a frequent method of repression in totalitarian regimes, terrorist organizations, and organized crime as well as in the war on terror. In authoritarian regimes, torture is often used to extract confessions from political dissenters, so that they admit to being spies or conspirators, probably manipulated by some foreign country. Most notably, such a dynamic of forced confessions marked the justice system of the Soviet Union (thoroughly described in Aleksandr Solzhenitsyn's Gulag Archipelago).

Some Western democratic governments have resorted to torture, or acts of cruel, inhuman or degrading treatment, of people thought to possess information perceived to be vital for national security which can not be obtained quickly by other methods. A recent example is Guantanamo Bay detainment camp of the US government where detainees are under extreme coercive methods (that include sensory deprivation, sexual and religious humiliation etc.). Although perhaps it is an extremely mild example relative to historical methods of torture, the U.S. interrogation practices at Guantanamo have been identified as "torture" by the International Committee of the Red Cross (2004), the U.N. Commission on Human Rights (2006), and by nongovernmental organizations such as Amnesty International and Human Rights Watch.

Images of the body of Muzafar Avazov, an Uzbekistan man apparently killed by torture in 2002, as an example of the effect of torture on a human body, can be found in that article.

Some medieval techniques of torture remain in wide use today. For example, tearing out the nails of the fingers and toes with pliers — sometimes after first driving sharp needles into the extremely tender flesh underneath — is still in common use. Slowly roasting the soles of the bare feet over hot coals was updated by the Russian KGB by using the flat, hot surface of an everyday clothes iron. Methods of confinement that take advantage of modern medical knowledge are also quite common. The prisoner—suitably bound to deter the expected range of reactive motion—may be connected to an electrical apparatus, where wires are wound around his fingers and toes and an electric probe is used to deliver current to his genitals. A signal generator and attached voltmeter precisely control the intensity of the pain so inflicted. Modern torturers also avail themselves of pharmacological techniques that were unavailable in the past: an example is the injection of drugs that heighten the human brain's perception of, and reaction to, pain before any physical torture is actually employed.

[değiştir] Tanıklarla İşkence

In 2003, Britain's Ambassador to Uzbekistan, Craig Murray, made accusations that information was being extracted under extreme torture from dissidents in that country, and that the information was subsequently being used by Western, democratic countries which officially disapproved of torture [5].

The accusations did not lead to any investigation by his employer, the Foreign and Commonwealth Office, and he resigned after disciplinary action was taken against him in 2004. No misconduct by him was proven. The Foreign and Commonwealth Office itself is being investigated by the National Audit Office because of accusations of victimisation, bullying and intimidating its own staff [6].

Murray later stated that he felt that he had unwittingly stumbled upon what has elsewhere been called "torture by proxy"[7] and with the euphemism of "extraordinary rendition". He thought that Western countries moved people to regimes and nations where it was known that information would be extracted by torture, and made available to them. This he alleged was a circumvention and violation of any agreement to abide by international treaties against torture. If it was true that a country was doing this and it had signed the UN Convention Against Torture then that country would be in specific breach of Article 3 of that convention.

In 2002, a Canadian citizen, Maher Arar, was transiting through JFK Airport from Tunisia when he was intercepted by US Immigration officials, and promptly sent to his native Syria, to be interrogated under torture for a duration of one year.

The term "torture by proxy" can, by logical extension, refer to the application of torture to persons other than the one from whom information or compliance is demanded. The ancient Assyrians, for example, specialized in brutally torturing children—flaying or roasting them alive, perhaps—in front of their parents, to coercively obtain cooperation from the parents.

[değiştir] İşkenceye Karşı Bakış

İşkence sadece hümanistlerce ve etik açıdan eleştirilmemektedir. İşkence yolu ile edinilen kanıtların son derece güvenilmez olduğu bilinmektedir ve işkence kullanan kurumlar bu eylemleri yüzünden yozlaşma ve bozulma ile karşı karşıya kalmaktadırlar.

İşkencenin amacı bilgi toplamak olduğu kadar düşmanı baskıya almak ve/veya kişiyi psikolojik olarak çökertmektir. Etkileri yapıldıktan çok uzun süre sonra hala devam eder ve çoğu kurban işkencenin "bitmediğini" belirtmektedir. Psikolojik açıdan işkencenin analizi için İşkencenin psikolojik etkileri ana maddesine bakınız.

[değiştir] Masum İnsanların Suçlanması

İşkencenin açıkça ortaya konulmuş diğer bir özelliği de istisnaları olmakla birlikte genel olarak kurbanların durumdan kurtulmak için her şeyi yapmayı ve söylemeyi göze almalarıdır. Kurban doğru olmayan itiraflarda bulunabilir, ya da yeterli bilgisi olmamasına rağmen diğerlerini suça ortak gösterebilir, ki bu durumda onlar da işkence göreceklerdir. İşkence altında bilgi vermeyi reddeden insanlar nadir olarak görülürler.

[değiştir] Gizlilik/Aleniyet

Kültürlere göre değişmekle birlikte işkence bazen gizli ve sessizce (resmen reddedilir), bazen yarı-gizli (bilinir fakat hakkında konuşulmaz), bazen de alenen halk önünde (korku vermek ve mutlak itaati sağlamak için) uygulanmıştır.

Günümüzde işkence genel olarak kabul görmediğinden, kimi ülkelerdeki profesyonel işkenceciler daha az kanıt bırakmasından dolayı elektrik şoku, havasız bırakma, ısı, soğuk, ses, uykusuz bırakma gibi yöntemler kullanırlar; diğer birçok yöntem korkunç sakatlıklar ve ölüm getirmektedir. Bu durmuda işkencenin kanıtlanması için şahitlerin tanıklık etmesi gerekmektedir.

[değiştir] İşkenceye Yönelik Motivasyon

Uzun zaman, normal şartlar altında yalnızca "kötü" insanların işkence yapacağı, "iyi" insanların yapmayacağı düşünüldü. Geçen 50 yıl boyunca yapılan araştırmalar başka bir endişe verici görüş ortaya koyuyor; buna göre doğru şartlar altında ve uygun bir yüreklendirme ile insanların çoğu başkalarına işkence etmeye cesaret edebilirler.
İşkence psikolojisinin aşamaları şunları içerir:

  • Reluctant or peripheral participation
  • Official encouragement: As the Stanford prison experiment and Milgram experiment show, many people will follow the direction of an authority figure (such as a superior officer) in an official setting (especially if presented as mandatory), even if they have personal uncertainty. The main motivations for this appear to be fear of loss of status or respect, and the desire to be seen as a "good citizen" or "good subordinate".
  • Peer encouragement: to accept torture as necessary, acceptable or deserved, or to comply from a wish to not reject peer group beliefs. This may potentially lead to torture gangs roaming the streets seeking dominant torture status.
  • Dehumanization: seeing victims as objects of curiosity and experimentation, where pain becomes just another test to see how it affects the victim.
  • Disinhibition: socio-cultural and situational pressures may cause torturers to undergo a lessening of moral inhibitions and as a result act in ways not normally countenanced by law, custom and conscience.
  • Organisationally, like many other procedures, once torture becomes established as part of internally acceptable norms under certain circumstances, its use often becomes institutionalised and self-perpetuating over time, as what was once used exceptionally for perceived necessity finds more reasons claimed to justify wider use.

One of the apparent ringleaders of the Abu Ghraib prison torture incident, Charles Graner Jr., exemplified some of these when he was reported to have said, "The Christian in me says it's wrong, but the corrections officer in me says, 'I love to make a grown man piss himself.'"

[değiştir] Tıbbi İşkence

Main article: Medical torture

At times, medicine and medical practitioners have been drawn into the ranks of torturers, either to judge what victims can endure, to apply treatments which will enhance torture, or as torturers in their own right. An infamous example of the latter is Dr. Josef Mengele, known then by inmates of Auschwitz as the "Angel of Death".

[değiştir] İşkenceyle Ölüm

Ana Madde: İşkenceyle ölüm

İşkenceyle öldürme, bir birey ya da grubun sadistçe ve öldüresiye yaptığı işkence eylemi olarak tanımlanır. Bu tür işkence genellikle seri katiller tarafından uygulanır, kurbanlar sıklıkla kaçırılıp rehin alınarak ıssız ve izole bir yere götürüldükten sonra (uzun süre) ölene kadar işkence görürler.

[değiştir] Sivil toplulukları zaptetmek

Aracılığıyla elde edilen bilgi genellikle işe yaramaz olsa da işkence, devlet kontrolünü tatbik etmek adına, kitleleri korkuyla yıldırıp boyun eğdirmekte kullanılmıştır. Bu olgu, George Orwell'in ünlü kitabı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört 'ün merkezî temasını oluşturur.

[değiştir] İşkencenin Etkileri

Organizations like the Medical Foundation for Care of Victims of Torture try to help survivors of torture obtain medical treatment and to gain forensic medical evidence to obtain political asylum in a safe country and/or to prosecute the perpetrators.

Torture is often difficult to prove, particularly when some time has passed between the event and a medical examination. Many torturers around the world use methods designed to have a maximum psychological impact while leaving only minimal physical traces. Medical and Human Rights Organizations worldwide have collaborated to produce the Istanbul Protocol, a document designed to outline common torture methods, consequences of torture and medico-legal examination techniques. Typically deaths due to torture are shown in autopsy as being due to "natural causes" [8] like heart attack, inflammation or embolism due to extreme stress.

For survivors, torture often leads to lasting mental and physical health problems.

Physical problems can be wide-ranging, e.g. sexually transmitted diseases, musculo-skeletal problems, brain injury, post-traumatic epilepsy and dementia or chronic pain syndromes.

Mental health problems are equally wide-ranging; common are post-traumatic stress disorder, depression and anxiety disorder.

Treatment of torture-related medical problems might require a wide range of expertise and often specialized experience. Common treatments are psychotropic medication, e.g. SSRI antidepressants, counseling, Cognitive Behavioural Therapy, family systems therapy and physiotherapy.

See Psychology of torture for psychological impact, and aftermath, of torture.

[değiştir] İşkence Yöntemleri ve Aletleri

Açıktır ki kadim zamanlardan beridir daha etkili ve mekanik olarak daha basit işkence teknikleri ve aletleri geliştirmek için büyük çaba ve hüner gösterilmiştir. Otoriteler dehalarını bu acı bilimine uygulayan insanların ileride bir gün yeteneklerini başka alanlarda kullanabileceği ihtimalini atlamamışlardır: örneğin Atina'lı Perillos yeni icad ettiği Pirinç Boğa'yı Agrigentum tiranı Phalaris'e sunduğu zaman derhal kendisi test etmek amacıyla içine atılmış fakat ölmeden çıkarılmıştır.

İşkence için komplike teçhizat gerekmez. Pekçok teknikte hiç alet kullanılmaz, pekçoğu içinse zararsız görünen ev ve mutfak aletlerini doğaçlama kullanmak yeterlidir. Vahşi hayvanlara yedirmek (Antik çağlar), kazığa oturtmak (Orta çağ) Tropik güneşin altında demir kutulara kapatmak (2. Dünya Savaşı, Asya) gibi yöntemler halihazırda bulunan eşyaların kullanımından fazlasını gerektirmeyenlere örnek gösterilebilir.

[değiştir] İşkence Türleri

  • Fiziksel işkence, azap vermek için fiziksel acıyı kullanır, ki bu da en bilinen işkence biçimidir.
  • Psikolojik işkence, azap vermek için psikolojik acıyı kullanır ve daha az bilinir, çünkü etkileri çoğunlukla başkalarınca görülemez. Nesnesi konumundakinin zihinsel, duygusal ve psikolojik hallerinde acıya sebep olmak için fiziksel olmayan yöntemler kullanır. Nelerin psikolojik işkence oluşturduğuna dair uluslararası bir fikir birliği olmadığından, sıklıkla bunlara göz yumulur, inkar edilir yahut başka türlü adlandırılır. Buna rağmen, kurbanı olanlarca işkencenin en salt biçimi olduğu söylenmiştir.
  • Psikiyatrik işkence, siyasî, dinî ya da ailevî sebeplerle "akil" insanlara işkence etmek için psikiyatrik teşhisleri ve bunlara ilintili olarak yapılan tedavileri kullanır. Bu Sovyet Rusya'da siyasî esirlere karşı oldukça sık kullanılan bir yöntemdi. Daha yumuşak biçimleri ABD ordusunda -başka yönlerden akil olsa da- emirlere karşı gelen subaylara karşı uygulanmıştır. Bu tür "sorun çıkaran" üyelerden sakınan kimi dinî grupların da, sahte akıl hastalığı teşhisleri koyarak söz konusu üyeyi devamlı bir ayıplama altında tutmaya dayalı bir tür psikiyatrik işkence kullanmaya çabaladıkları olmuştur.
  • Farmakolojik işkence, azap vermek ve işkencecinin amaçlarına boyun eğdirmek için kurban üzerinde psikotropik ve/veya diğer tür kimyasallar kullanır.
  • Porno-işkence terimi, kurbanı videoya kaydedilen veya başkalarınca seyredilen bir ortamda açık cinsel ilişkiye zorlayarak, soruşturma, cezalandırma yahut tecavüz amaçlı olarak bilinçli fiziksel ve/veya zihinsel acıya maruz bırakma olarak tanımlanabilir. bkz. [Porno İşkencenin İcadı (The Invention of Porno Torture)]

[değiştir] Fiziksel İşkence Teknikleri

Bu kadar çok sayıda işkence aletinin ayaklar üzerinde kullanıma yönelik olması garip, hatta fetişistik gibi görünebilirse de aslen oldukça mantıklı bir gelişmedir. Başarılı bir işkencenin en püf noktalarından biri, neredeyse süresiz olarak hayatî tehlike yaratmaksızın uzatılabilmesindedir, ki bu da en iyi, acıyı mümkün olduğunca beyin ve diğer yaşamsal organlardan uzakta tutmakla sağlanabilir. Vücudun bu iki ölçütü birden sağlayan tek kısmı ayaklardır.

  • Göz dağlama
  • Cezayir kancası
  • Ağırlaştırılmış diş sökme
  • Falaka
  • Dövme ve fiziksel taciz
  • Bağlama / bükme
  • Işıkla körleştirme
  • Kaynatarak öldürme
  • Kemik kırma
  • Dağlama
  • Yakma / üzerinde sigara söndürme
  • İğdiş etme
  • Çocuk tecavüzü
  • Boğma (elle)
  • Boğma (suda)
  • Kesme
  • Çirkinleştirme
  • Yaşlılara kötü muamele (fiziksel)
  • Kırbaçlama
  • Deri yüzme
  • Ayak kızartma
  • Ayak kırbaçlama
  • Yemeye zorlama
  • Cinsel sakatlama / zorla sünnet
  • Keçi dili
  • Saç yakma
  • Dizden vurma
  • Kol/parmak koparma
  • Mancuerda
  • Oksijensiz bırakma
  • Peine forte et dure
  • Picquet
  • Dipçikle vurma
  • Katran
  • Tecavüz, Ensest ve diğer tür cinsel saldırılar
  • Kafa derisi yüzme
  • Scaphism - Böceklere yedirme
  • Shabak yöntemi - İsrail'in Filistin'li esirlere uyguladığı, kişiyi öne eğik bir sandalyeye bağlayıp kafasına çuval geçirdikten sonra uyumasına izin verilmeyerek yüksek sesle müzik dinletme yöntemi
  • Uykusuz bırakma
  • Yüksek, tiz veya diğer türlü bir rahatsızlığa sahip nitelikte sese maruz bırakma
  • Aç bırakma
  • Filistin askısı
  • Gıdıklama
  • Dil kesme
  • Suya sokup çıkarma

[değiştir] Elektrikle İşkence

İşkence veya sorgulamanın modern bir yöntemi vücuda elektrik şokları vermektir. Etkisini güçlendirmek için işkenceciler şokları meme uçları ya da cinsel organlara uygulayabilir, veya elektrodu ağza, anüse ya da vajinaya sokabilirler. Elektrikle işkencede kullanılan aletler pikana, parilla, yalıtılmamış kablolar, tıbbî mengeneler ve elle çalışan elektrikli aletleri içerir.

[değiştir] Psikolojik İşkence Yöntemleri

  • Sahte idam
  • Uzun süreli hücreye kapatılma
  • Şantaj
  • İşkence de dahil, gaddarlıkları izlemeye zorlanma
  • İşkence de dahil, gaddarlık işlemeye zorlanma
  • Cinsel suistimal izlemeye zorlanma
  • Üzerine işenmek veya başka dışkılarla kaplanma
  • İletişim kuramayacak şekilde tutulma
  • Kişinin fobilerinden faydalanmak, mesela örümcek fobisi (araknofobi) olanları örümcek dolu bir odada bırakılma
  • Kapalı alanlarda tutulma
  • Uzun süreli uykusuz bırakılma
  • Sert yüzeylerde uyumaya zorlanma
  • Yapay yöntemlerle tamamen hissizleştirilme (sensory deprivation)
  • Baskı altında dinini inkar etmeye veya küfre zorlanma
  • Irksal taciz
  • Alıkonma şartları
  • Kafa kazıtma (özellikle kadınlarda)
  • Dışlanma
  • Mecburi çalışma, zorla ağır fiziksel işlerde çalıştırma
  • Gizli ensest
  • Aile üyelerine karşı tehdit (şifahi ya da somut)
  • Ayıplama ve umumi aşağılama, çıplak bırakılma.
  • Devamlı bağırılma, şifahi taciz ve alay etme
  • Oda değişikliğiyle oynama
  • Zincire vurulma, kelepçeleme

[değiştir] Farmakolojik İşkence Yöntemleri

  • Psikotropik ilaçların (mesela atropine,R015-4513) ağızdan veya damardan zorla alınımı dayatılabilir.
  • İşkence kurbanları acıya ve iç organlarda hasara yol açan bazı kimyasalları ya da başka türden maddeleri (kırık cam, kaynar su veya sabun gibi) ağızdan yahut damardan almaya mecbur bırakılabilir.
  • Rahatsızlık verici kimyasallar veya başka ürünler kişinin rektumuna ya da vajinasına zerk edilebilir, yahut dış cinsellik organları bunlara maruz bırakılabilir. Hindistan'da, zina suçu işleyen bazı kadınların vajinalarına kırmızı biber sokularak cezalandırıldığı rapor edilmiştir. Afrika savaşlarında da benzer yöntemlerin pek çok kereler kullanılmış olduğu biliniyor.

[değiştir] İnfaz Yöntemleri ve İdam Cezası

Büyük derecede acı veren ya da sakatlayan, ya da bu ihtimalleri barındırdan tüm idam yöntemleri işkence olarak görülür ve idam cezasını onaylayanlar tarafından birçok kişi tarafından kabul edilemez. bunların bir kısmı kısa süreli olarak uygulandığında ölümcül olmazlar.

  • Yakarak öldürmek
  • Dövmek
  • Kafa kesmek
  • Kan kaybından öldürmek
  • Haşlayarak öldürmek
  • Canlı gömmek
  • Pirinç Boğa'da kızartmak
  • Çarmıha germek
  • Ezmek
  • Kasıtlı olarak bir hastalık bulaştırmak
  • Bağırsaklarını çıkarmak
  • Parçalara ayırmak
  • Boğmak
  • Canlı olarak yedirmek (ör. vahşi hayvanlara)
  • Elektrikli sandalye ile öldürmek
  • Kurşuna dizmek
  • Hayvan derisine sarmak
  • Zorla intihar
  • Boğazlamak
  • Gaz odası ile öldürmek
  • Giyotin ile öldürmek
  • Asmak (kısa düşüşle ya da düşüşsüz)
  • Canlı bomba / Canlı kalkan ilk olarak Ballyseedy'de esir tutulan Cumhuriyetçilere karşı İrlanda iç savaşı'nda kullanıldı
  • Kazığa oturtmak
  • İğneyle öldürme (neredeyse acısız olduğu kabul edilir ancak anestezi ilaçları kurbanı bilinçsiz tutmayı başaramazsa son derece acı vericidir; John Wayne Gacy olayında olduğu gibi)
  • Ling che
  • Zehirlemek
  • Testere ile kesmek
  • Dikenli fıçı
  • Recm

[değiştir] İşkence Aletleri

"İşkence yöntemi" ile "işkence aleti" arasındaki ayırıcı çizgi sıklıkla bulanıklaşır, özellikle de kullanılan aletle yöntemin ismi özdeşleşmişse.

  • Boot
  • Brank
  • Brazen bull
  • Breaking wheel
  • Crocodile shears
  • Foot press
  • Foot screw
  • Heretic's fork
  • Instep borer
  • Iron Maiden
  • Jiá gùn
  • Judas Chair
  • Kia quen
  • Mancuerda
  • Pau de Arara
  • Peace breaker's muzzle
  • Pear
  • Pear of Anguish
  • Pillory
  • Rack
  • Scarpines
  • Scavenger's daughter
  • Scold's bridle
  • Spanish boot
  • Stocks
  • Tablillas
  • Tean zu
  • Thumbscrew
  • Toe breaker
  • Tucker telephone
  • Zánzhǐ

[değiştir] Alıntılar, Sözler

  • Philip Limborch, a preacher and able annotator, quotes in his History of the Inquisition, a writer of the name of Julius Clarus, who it would appear formed a very forcible idea of the powers of imagination, since he allows them four parts in five of the torments decreed by that satanic tribunal. Limborch represents Clarus as saying, "Know that there are five degrees of torture, videlicit, first, the torture of being threatened to be tortured; secondly, the torture of being conveyed to the place of torture; thirdly, the torture of being, and bound for torture; fourthly, the torture of being hoisted on the torturing rack; and fifthly, and lastly, the torture of squassation."
  • The Irish lawyer William Sampson, writing of his experience under torture, quoted an inquisitor on its futility as a means of obtaining information:
"I mentioned to one of the gaolers my sense of this hardship, as an obstinate guilty person might deny the truth, whilst an innocent one, less courageous, might very readily, to relieve himself from such a state of misery, make a false confession. His answer was laconic: "Lago confess" ... "They soon confess." [9]

[değiştir] Kurgu

Uyarı: Yazının devamı, eserin konusu hakkında ayrıntılı bilgi içermektedir.

Horror fiction often includes torture.

The horror movie Hostel shows a criminal organization running a torture center. The victims are kidnapped. "Customers" pay to torture them to death, using the facilities of the torture center.

Citizens under the totalitarian regime in the novel (and movie adaptations of) "nineteen eighty-four" are threatened with torture for dissent. The main character Winston is subjected to a process wherein hungry rats in a cage are strapped to his face. Torture is used to similar effect in the movie Brazil

In A Clockwork Orange, Anthony Burgess examines the ethics of the state to use psychological "re-education" to remove the tendency to violence from members of society, and poses the question even if this were possible would it be desirable?

In the Video game series Metal Gear Solid, Revolver Ocelot, one of the main antagonists, is particularly fond of torture. He considers it the ultimate form of expression.

The four volume Book of the New Sun by Gene Wolfe dealt with the wanderings of a professional torturer.

[değiştir] Kelimenin Diğer Anlamları

Especially in countries where citizens can expect to be spared routine exposure to real torture, the word "torture" is used loosely (and to some people, inappropriately) for ordinary, even accidental discomforts. For example, "I was stuck in a traffic jam for three hours today, it was torture!"

Rather paradoxically the term is also commonly used in BDSM, where similar methods to inflict pain and/or humiliation are used, though generally in mitigated form, as games, i.e. for the inverse purpose of giving the 'players' sexual and/or fetish pleasure from inflicting and/or enduring the 'torturous' discipline. This is even true for techniques such as genitorture, which can only be used in a virtual parody since the real thing implies unacceptable medical risks.

The root word of torture is 'to twist'. It means to apply torque, to turn abnormally, to distort, or to strain.

[değiştir] Etimoloji

The word came from Latin tortura for *torqu-tura, originally meaning "act of twisting". Compare tort and torque.

[değiştir] Ayrıca Bakınız

Association for the Prevention of Torture (APT)

  • Command responsibility
  • Country Reports on Human Rights Practices
  • Extraordinary rendition
  • Interrogation
  • Physical abuse
  • Psychology of torture
  • Spanish Inquisition
  • Ethical arguments regarding torture
  • McCain Detainee Amendment
  • Scarry Elaine author of The Body in Pain
  • Torture manuals Declassified US military manuals which advocated torture.
  • World Organisation Against Torture
  • Category:Torture
  • Category:Corporal punishments

[değiştir] Okuma Listesi

  • Scott, George Ryley, İşkencenin Tarihi, Dost Kitabevi Yayınları, 2001. (ISBN: 975-8457-65-9)
  • Foucault, Michel, Discipline and Punishment, trans. A. Sheridan. Vintage, 1977.
  • Glasser, William, WARNING: Psychiatry Can be Dangerous to Your Health, (?), 2004.
  • Miles, Steven H., Oath Betrayed: Military Medicine And the War on Terror, Random House (June 27, 2006), hardcover, 224 pages, ISBN 140006578X
  • Millet, Kate, The Politics of Cruelty: An Essay on the Literature of Political Imprisonment, W.W. Norton, 1994.
  • Peters, Edward, Torture, Basil Blackwell, 1985.
  • Stover, Eric, and Nightingale, Elena, The Breaking of Bodies and Minds: Torture, Psychiatric Abuse, and the Health Professions, W. H. Freeman, 1985.
  • William Sampson, Confessions of an Innocent Man: Torture and Survival in a Saudi Prison, McClelland and Stewart Ltd (2005), hardcover, 419 pages, ISBN 0771079036

[değiştir] Dış Bağlantılar

[değiştir] Dipnotlar

  1. European Committee for the Prevention of Torture (CPT)
  2. History of the Christian Church, Volume IV: Mediaeval Christianity. A.D. 590-1073. Chapter VI. Morals And Religion: Page 80:The Torture by Schaff, Philip (1819-1893)
  3. Hutchinson's Encyclopaedia: Torture
  4. New York Times, Sunday, May 23, 2004 This link needs fixing. See the references in this link. This could be one of two articles.
  5. The envoy silenced after telling undiplomatic truths, The Daily Telegraph 23 October 2004
  6. "Foreign Office faces probe into 'manipulation'" by Robert Winnett, The Sunday Times 20 March 2005
  7. Q & A: Torture by Proxy Jane Mayer answers question asked by Amy Davidson The New Yorker on 14 February 2005
  8. {http://action.aclu.org/torturefoia/released/102405/]
  9. "| Memoirs of William Sampson", 2nd ed., 1817
    • Susan Sontag, "Regarding the Torture of Others: Notes on what has been done – and why – to prisoners, by Americans", New York Times Magazine, Sunday, May 23, 2004, 24-29, 42.alternative source
    • Adam Hochschild, "What’s in a Word? Torture" New York Times, Sunday, May 23, 2004, Week in Review. May 23 may go down as the day on which a number of commentators finally faced up to the practice of torture – on 60 Minutes the same evening, Andy Rooney echoed both Sontag and Hochschild. alternative source
THIS WEB:

aa - ab - af - ak - als - am - an - ang - ar - arc - as - ast - av - ay - az - ba - bar - bat_smg - be - bg - bh - bi - bm - bn - bo - bpy - br - bs - bug - bxr - ca - cbk_zam - cdo - ce - ceb - ch - cho - chr - chy - closed_zh_tw - co - cr - cs - csb - cu - cv - cy - da - de - diq - dv - dz - ee - el - eml - en - eo - es - et - eu - fa - ff - fi - fiu_vro - fj - fo - fr - frp - fur - fy - ga - gd - gl - glk - gn - got - gu - gv - ha - haw - he - hi - ho - hr - hsb - ht - hu - hy - hz - ia - id - ie - ig - ii - ik - ilo - io - is - it - iu - ja - jbo - jv - ka - kg - ki - kj - kk - kl - km - kn - ko - kr - ks - ksh - ku - kv - kw - ky - la - lad - lb - lbe - lg - li - lij - lmo - ln - lo - lt - lv - map_bms - mg - mh - mi - mk - ml - mn - mo - mr - ms - mt - mus - my - mzn - na - nah - nap - nds - nds_nl - ne - new - ng - nl - nn - no - nov - nrm - nv - ny - oc - om - or - os - pa - pag - pam - pap - pdc - pi - pih - pl - pms - ps - pt - qu - rm - rmy - rn - ro - roa_rup - roa_tara - ru - ru_sib - rw - sa - sc - scn - sco - sd - se - searchcom - sg - sh - si - simple - sk - sl - sm - sn - so - sq - sr - ss - st - su - sv - sw - ta - te - test - tet - tg - th - ti - tk - tl - tlh - tn - to - tokipona - tpi - tr - ts - tt - tum - tw - ty - udm - ug - uk - ur - uz - ve - vec - vi - vls - vo - wa - war - wo - wuu - xal - xh - yi - yo - za - zea - zh - zh_classical - zh_min_nan - zh_yue - zu

Static Wikipedia 2008 (no images)

aa - ab - af - ak - als - am - an - ang - ar - arc - as - ast - av - ay - az - ba - bar - bat_smg - bcl - be - be_x_old - bg - bh - bi - bm - bn - bo - bpy - br - bs - bug - bxr - ca - cbk_zam - cdo - ce - ceb - ch - cho - chr - chy - co - cr - crh - cs - csb - cu - cv - cy - da - de - diq - dsb - dv - dz - ee - el - eml - en - eo - es - et - eu - ext - fa - ff - fi - fiu_vro - fj - fo - fr - frp - fur - fy - ga - gan - gd - gl - glk - gn - got - gu - gv - ha - hak - haw - he - hi - hif - ho - hr - hsb - ht - hu - hy - hz - ia - id - ie - ig - ii - ik - ilo - io - is - it - iu - ja - jbo - jv - ka - kaa - kab - kg - ki - kj - kk - kl - km - kn - ko - kr - ks - ksh - ku - kv - kw - ky - la - lad - lb - lbe - lg - li - lij - lmo - ln - lo - lt - lv - map_bms - mdf - mg - mh - mi - mk - ml - mn - mo - mr - mt - mus - my - myv - mzn - na - nah - nap - nds - nds_nl - ne - new - ng - nl - nn - no - nov - nrm - nv - ny - oc - om - or - os - pa - pag - pam - pap - pdc - pi - pih - pl - pms - ps - pt - qu - quality - rm - rmy - rn - ro - roa_rup - roa_tara - ru - rw - sa - sah - sc - scn - sco - sd - se - sg - sh - si - simple - sk - sl - sm - sn - so - sr - srn - ss - st - stq - su - sv - sw - szl - ta - te - tet - tg - th - ti - tk - tl - tlh - tn - to - tpi - tr - ts - tt - tum - tw - ty - udm - ug - uk - ur - uz - ve - vec - vi - vls - vo - wa - war - wo - wuu - xal - xh - yi - yo - za - zea - zh - zh_classical - zh_min_nan - zh_yue - zu -

Static Wikipedia 2007:

aa - ab - af - ak - als - am - an - ang - ar - arc - as - ast - av - ay - az - ba - bar - bat_smg - be - bg - bh - bi - bm - bn - bo - bpy - br - bs - bug - bxr - ca - cbk_zam - cdo - ce - ceb - ch - cho - chr - chy - closed_zh_tw - co - cr - cs - csb - cu - cv - cy - da - de - diq - dv - dz - ee - el - eml - en - eo - es - et - eu - fa - ff - fi - fiu_vro - fj - fo - fr - frp - fur - fy - ga - gd - gl - glk - gn - got - gu - gv - ha - haw - he - hi - ho - hr - hsb - ht - hu - hy - hz - ia - id - ie - ig - ii - ik - ilo - io - is - it - iu - ja - jbo - jv - ka - kg - ki - kj - kk - kl - km - kn - ko - kr - ks - ksh - ku - kv - kw - ky - la - lad - lb - lbe - lg - li - lij - lmo - ln - lo - lt - lv - map_bms - mg - mh - mi - mk - ml - mn - mo - mr - ms - mt - mus - my - mzn - na - nah - nap - nds - nds_nl - ne - new - ng - nl - nn - no - nov - nrm - nv - ny - oc - om - or - os - pa - pag - pam - pap - pdc - pi - pih - pl - pms - ps - pt - qu - rm - rmy - rn - ro - roa_rup - roa_tara - ru - ru_sib - rw - sa - sc - scn - sco - sd - se - searchcom - sg - sh - si - simple - sk - sl - sm - sn - so - sq - sr - ss - st - su - sv - sw - ta - te - test - tet - tg - th - ti - tk - tl - tlh - tn - to - tokipona - tpi - tr - ts - tt - tum - tw - ty - udm - ug - uk - ur - uz - ve - vec - vi - vls - vo - wa - war - wo - wuu - xal - xh - yi - yo - za - zea - zh - zh_classical - zh_min_nan - zh_yue - zu

Static Wikipedia 2006:

aa - ab - af - ak - als - am - an - ang - ar - arc - as - ast - av - ay - az - ba - bar - bat_smg - be - bg - bh - bi - bm - bn - bo - bpy - br - bs - bug - bxr - ca - cbk_zam - cdo - ce - ceb - ch - cho - chr - chy - closed_zh_tw - co - cr - cs - csb - cu - cv - cy - da - de - diq - dv - dz - ee - el - eml - en - eo - es - et - eu - fa - ff - fi - fiu_vro - fj - fo - fr - frp - fur - fy - ga - gd - gl - glk - gn - got - gu - gv - ha - haw - he - hi - ho - hr - hsb - ht - hu - hy - hz - ia - id - ie - ig - ii - ik - ilo - io - is - it - iu - ja - jbo - jv - ka - kg - ki - kj - kk - kl - km - kn - ko - kr - ks - ksh - ku - kv - kw - ky - la - lad - lb - lbe - lg - li - lij - lmo - ln - lo - lt - lv - map_bms - mg - mh - mi - mk - ml - mn - mo - mr - ms - mt - mus - my - mzn - na - nah - nap - nds - nds_nl - ne - new - ng - nl - nn - no - nov - nrm - nv - ny - oc - om - or - os - pa - pag - pam - pap - pdc - pi - pih - pl - pms - ps - pt - qu - rm - rmy - rn - ro - roa_rup - roa_tara - ru - ru_sib - rw - sa - sc - scn - sco - sd - se - searchcom - sg - sh - si - simple - sk - sl - sm - sn - so - sq - sr - ss - st - su - sv - sw - ta - te - test - tet - tg - th - ti - tk - tl - tlh - tn - to - tokipona - tpi - tr - ts - tt - tum - tw - ty - udm - ug - uk - ur - uz - ve - vec - vi - vls - vo - wa - war - wo - wuu - xal - xh - yi - yo - za - zea - zh - zh_classical - zh_min_nan - zh_yue - zu