Sefil Selimi
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sefil SELİMİ 26 Ağustos 1933'te Şarkışla'da doğdu. Asıl adı Ahmet Günbulut'tur. Babasının adı (Sarı) Ali, anasının adı Sıdıka'dır.
İlkokul'dan sonra iki yıl ortaokula devam ettikten sonra geçim sıkıntısı nedeniyle okulu bıraktı. Okuldan ayrıldıktan sonra şiire merak sardı. Geçmişteki ozanların deyişlerini çokça okudu. Kendisi de bu arada bir şeyler yazmaya başladı. Gün geçtikçe daha düzgün şiirler yazıyordu.
Derken... Ümmü Gülsüm adında bir kıza sevdalandı. Herhangi bir işi olmadığı içinde kızı babasından istemek yerine kaçırmak zorunda kaldı. Evin geçimi başa düşünce, çalışmak gerektiğini anladı, bir terzinin yanında çırak olarak çalışmaya başladı.
Evliliğinin ikinci yılında bir kızları oldu. Kadir gecesi doğduğu için de adını Kadriye koydular.
İyi kötü kimseye muhtaç olmadan geçinip gidiyorlardı ki, şanssızlık yine yakasını bırakmadı. Arkadaşlarıyla bir Pazar günü eğlenmek üzere ava gittiler. Bir ara bir tüfek patlaması duyuldu, kimse nasıl olduğunu anlayamadan Ahmet yere devrildi. Arkadaşlarından birinin tüfeğinden çıkan saçmalar kalçasını delik deşik etmişti. Bir yıla yakın bir süre koltuk değnekleriyle dolaştı. O yıl askerlik zamanı da gelip çattı. 1954 yılında Mamak Muhabere Okulu'nda vatani görevine başladı. Terzi oluşu askerde işine yaramıştı. İki yıl boyunca bölükte terzi olarak görev yaptı, dolayısıyla sanatını ilerletme olanağı buldu.
Terhis olduktan sonra Şarkışla'da bir dükkan açıp terziliğe başladı. Tam işleri düzene girmeye başlamıştı ki, karısı hastalandı. Doktor - doktor dolaşıyor, bir türlü çare bulamıyordu. Başladı yangıyla çalıp söylemeye...
Yine böyle çalıp söyleyip yorgun düştüğü bir gece rüyasında Ehrama bürünmüş bir pir, sırtını sıvazladı "Bundan sonra senin adın Sefil Selimi olsun; Duası benden, devası Allah'tan" dedi ve çekilip gitti.
Sabah kalktığında bir rahatlama hissetti, eşinin de iyileşmeye başladığını gördü. Kısa bir süre içinde Ümmü Gülsüm tamamen iyileşti. Ahmet'in de morali giderek düzeldi. O şevkle ve Selimi mahlasıyla çok çarpıcı şiirler söyledi. O hızla ilk kitabı olan "Yar Badesi" ni tamamladı ve 1963 yılında okuyucularıyla ilk köprüyü kurdu. Giderek Ozanların ve sanatçıların arasında saygın bir yer edindi. 1966'da Konya'da düzenlenen Aşıklar Bayramı'na katıldı, çok başarılı oldu. Bu arada "Kevser Irmağı" ve "Ah Edip Çırpınan Bülbüle Döndüm" türkülerini de 1966 yılında yine Şarkışla'lı olan sanatçı İhsan Öztürk, o dönemin ünlü sanatçılarından Nurettin Dadaloğlu'na vererek Plağa okuttu. 1968 yılında turist olarak Hollanda'ya gitti. 1972 yılına kadar orada çalıştı. Daha sonra memleketine döndü. Orada biriktirdiği paralarla Sivas'ta bir kese kağıdı atölyesi ile satış mağazası kurarak ticarete başladı.
Sazına, sözüne daha fazla zaman ayırdı. "Yalınkat", "Çoban Pınarı" adlı kitapları ve "Kevser Irmağında Saki Olan Yar", "Kimse Bana Yaren Olmaz, Yar Olmaz", "Ah Edip Çırpınan Bülbüle Döndüm", "Gök Kubbe Altında Yerin Üstünde", "Mezarlıkta Mezar Taşı" vb. birçok güzel türküyü Halk Kültürümüze kazandırdı. Sefil selimi hakkında beş kitap hazırlandı. Üniversitelerde üç tez çalışması yaptırıldı. Hakkında yazılan son kitap ölmeden bir ay önce "Aşık Sefil Selimi İrfan Okulu" adıyla Ahmet Özdemir imzasıyla yayınlandı. 30 / 12 / 2003 Günü Sivas'ta vefat eden Selimi, memleketi Şarkışla'da toprağa verildi.
KEVSER IRMAĞI
Kevser ırmağında saki olan yar Bir bardak dem ikram etmez mi ola Sıratın yolunu iyi bilen yar Benim de elimden tutmaz mı ola
Aman medet duy sesimi dardayım Sorma hallerimi gayet zordayım Cehennemden daha beter kordayım Yanarım yandığım yetmez mi ola
Her yanımı harlı ateş çevirdi Vücut sarayımı yaktı kavurdu Yaptım mamur ettim geri devirdi Viranemde güller bitmez mi ola
Zindana düşsem de gam yemem yine Sefil Selimi'yle dursan yan yana Olmak istiyorum dostla can cana Muradımca bülbül ötmez mi ola
BENİMDİR
Gökkubbe altında yerin üstünde Ne var ne yok canlı cansız benimdir Yokluğa ulaştım varın üstünde Onun için dinli dinsiz benimdir
Çevremi dolaştım içten ve dıştan Sonuca geldikçe başladım baştan Habersiz yaşadım bahardan kıştan Uzun kısa enli ensiz benimdir
Büyüdüm küçüldüm hiç farketmedi Zamanla güreştim gücü yetmedi Eli tutan toprak beni tutmadı Giden gelen tenli tensiz benimdir
Felek katarına bir denk yükledim Konakladım açtım sardım bekledim Her kapıyı defalarca yokladım Sağlam sakat denli densiz benimdir
Bu hesabın üst başıyla alt ucu Sefil Selimi’nin itikat gücü Tatlıya tatlıdır acıya acı Huylu huysuz kinli kinsiz benimdir
İNSANA MUHABBET
Kimse bana yâren olmaz yâr olmaz Mertlik hırkasını giydim giyeli Dünya bomboş olsa bana yer kalmaz İnsana muhabbet duydum duyalı
Bu Kızılbaş oldu yunmaz dediler Camiye, mescide, konmaz dediler Kestiği haramdır yenmez dediler İmam Hüseyin’e uydum uyalı
Ardımdan vuranlar yüzüme güler Kestiği az gibi parçalar böler Dostlar kılıcını boynumda biler Başımı meydana koydum koyalı
İmanım hükümdar benliğim esir Ehl-i beyti sevdim dediler kusur Kimi korkak dedi kimi de cesur Kurt ile kuzuyu yaydım yayalı
Kimi bende kağıt hüccet arıyor Hal bilmeyen dip dedemi soruyor Dostlar ölümüme karar veriyor Sefil Selimi’yim dedim diyeli Haz: İhsan ÖZTÜRK