Tartışma:Âdem
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sadece İslama göre anlatmak sana tarafsız gelebilir. Ama Vikipedi sadece bir dine görüşe göre yazılamaz.
Maddelerde Tevrat-İncil isimlerine tercih eden arkadaşımız şıp diye bizi sansürleyip madedyi eski haline getirmiş. vikipeedi yöneticilerinin dikkatine.. 3 Ocak 2006
"Kur'an dışı anlatımlarda kıssa efsanevi bir hale sokulmuştur." "Hz. Adem hakkında Kur'anda 7 ayrı yerde bahsedilir." denilerek makale yazılmış. Tuhaf olan şu ki hem Kur'an dışı anlatımların efsane olduğu kabul ediliyor, hem de bunlar İslam diye anlatılıyor. O zaman İslam = Efsane olmaz mı? Gerçi konu başlığı "İslam'a göre Adem değil, "İslam GELENEĞİNE göre Adem" şeklindedir. O zaman da İslam Geleneği = Efsaneler olmaz mı? Adem'den "Kur'an da 7 ayrı yerde bahsedilir" ise, neden buna Kur'an dışında eklemeler yapılma gereği duyulmaktadır. Kur'an da her şey yeteri kadar açıklanmamış mıdır? Şayet açıklanmadı ise İLHAM EDİLEN sözlerle İLHAM EDİLMEYEN sözler neden birbirine ekleniyor?
Ancak İslam geleneğine göre dendiği için bütün bunlar normal sayılabilir. Çünkü gelenekler çok çeşitli etkilerle şekillenir. Yani sadece Kur'andan değil Kur'an dışı şeylerden de etkilenmek o zaman normaldir. Ve bu durumda da İNANÇLA-DİNLE İLGİLİ ŞEYLER, DİNİN KİTABINA GÖRE DEĞİL, KULAKTAN KULAĞA OYUNUNDA OLDUĞU GİBİ, (Peygamber olmayan ve ilham verilmemiş insanlardan) AKTARILAN HİKAYELERE GÖRE şekillenir. Bu da KENDİN PİŞİR KENDİN YE (Yani kendi kendine kitap indirmek ve buna inanmak) demek olur. Oysa DİN ALLAH KAYNAKLI İSE ÖYLE DE KALMALI değil mi? Öte yandan mesele hadis meselesi ise şunun düşünülmesi gerekir. Hadislerde sözü edilen şeyler ilham edilmesi gerekli sözler idiyse neden Kur'an'a dahil edilmedi. Yok bunlar da geçerli ise o zaman hem İLHAM EDİLEN hem de İLHAM EDİLMEYEN SÖZLER-ANLATIMLAR EŞİT olmaktadır. Bu da ALLAH'IN SÖZÜNÜN DEĞERİNİ İNSANIN SÖZÜNÜN DEĞERİNE EŞİT SAYMAK demek olmaz mı? 16.01.2006.
İslam Geleneğine göre
Hz.Adem hakkında Kur'an'da toplam 7 ayrı yerde bahsedilir. kur'an dışı anlatımlarda kıssa efsanevi bir hale sokulmuştur. Allah'n emri ile melekler çeşitli memleketlerden topraklar getirdiler. Çeşitli memleketlerden getirilen toprakları melekler su ile çamur yapıp insan şekline koydular. Bu şekilde Mekke ile Tâif arasında kırk yıl yatıp "salsâl" oldu yâni pişmiş gibi kurudu. Önce Hz. Muhammed nûru alnına kondu. (Burası Kur'an dışı EFSANEvi kısım.)
Sonra Muharremin onuncu Cumâ günü rûh verildi. Her şeyin ismi ve faydası kendisine bildirildi. Boyu ve yaşı kesin olarak bildirilmedi.(Buraya kadar EFSANE) Allah'ın emri ile bütün melekler Âdem aleyhisselâma karşı secde ettiler. Uzun zaman meleklerin hocalığını (meleklerin hocalığı ifadesi Kur'an dışı) yapmış olan İblis, kibirlenip bu emre karşı geldi ve Âdem'e secde etmedi. "O çamurdan yaratıldı, ben ise ateşten yaratıldım. Ondan üstünüm." iddiâsında bulundu. İblis (şeytan) kendini üstün görüp, kibirlenerek Allahü teâlânın emrine uymayınca gadab-ı ilâhiyyeye uğradı ve Cennet'ten kovuldu. Âdem kırk (kırk yaşı Kur'anda geçmez.) yaşındayken Firdevs adındaki Cennet'e götürüldü. Cennet'te bulunduğu sırada veya daha önce Mekke dışında (Mekke dışında uyurken Kur'anda geçmez) uyurken sol kaburga kemiğinden hazret-i Havvâ (Havva ismi Kuran'da geçmemektedir.) yaratıldı. Allahü onları birbirine nikâh etti.
Cennet'te yerleşmelerini ve Cennet'in meyvelerinden dilediklerini yemelerini bildirdi. Fakat, Cennet'te bulunan bir ağaç için, "Bu ağaca yaklaşmayın, bu ağaçtan yemeyin." buyurdu.Âdem ve Havvâ vâlidemiz, Cennet'te bin yıl kadar yaşayıp, İblisin yalan yeminine inanarak yasak edilen ağacın meyvesinden unutarak (Kur'an unuttuklarını söylemez) önce hazret-i Havvâ, sonra Âdem aleyhisselâm yedikleri için Cennet'ten çıkarıldılar. Âdem Hindistan'da Seylan (Serendib) Adasına, Havvâ ise Cidde'ye indirildi. (Kur'anda Hindistan veya Cidde'den bahsedilmez) Birbirlerinden ikiyüz sene (ikiyüz sene olduğu Kur'anda geçmez) müddetle ayrı kalan Âdem ve hazret-i Havvâ bu müddet içinde ağlayıp yalvardıktan sonra tövbe ve duâları kabûl oldu. Hacca gelmeleri emrolundu. (Kur'anda bulunmayan kısımlar.)
Arafât Ovasında hazret-i Havvâ ile buluştu. Kâbe'yi inşâ etti. Her sene hac yaptı. Arafât Meydanında veya başka meydanda kıyâmete kadar gelecek çocukları belinden zerreler hâlinde çıkarıldı. "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye soruldu. Hepsi; "Belâ=Evet!" dediler. Sonra hepsi zerreler hâline gelip beline girdiler. Buna "Ahd-ü-Misâk" ve "Kâlû Belâ" denildi. Âdem ve hazret-i Havvâ daha sonra şam'a geldiler. Burada yirmi defâ ikiz evlâdı oldu. Bir defâ da yalnız Şît aleyhisselâm oldu. Neslinden kırkbin kişiyi gördü. Oğullarına ve torunlarına peygamber olarak gönderildi. Cebrâil aleyhisselâm kendisine oniki defâ geldi. Kendisine on suhuf (forma) kitap verildi. Bu kitapta; îmân edilecek hususlar, çeşitli diller ve lügatler, her gün bir vakit namaz kılmak, gusül boy abdesti almak, oruç tutmak, leş, kan, domuz eti yememek, tıb, ilaçlar, hesab, geometri gibi şeyler bildirildi. Ayrıca fizik, kimya,tıb,eczâcılık, matematik bigileri öğretildi. İbrânî, Süryânî ve Arab dillerinde kerpiç üstüne çok yazı yazıldı. (Bu paragrafın tümü Kur'an dışı EFSANE dir.)
İlk insanlar,bazı târihçilerin zannettiği gibi ilimsiz,fensiz,görgüsüz,çıplak ve vahşî kimseler değildi.Bugün Asya,Afrika çöllerinde ve Amerika ormanlarında tunç devrindekilere benziyen vahşîler yaşadığı gibi,ilk insanlarda da bilgisiz basit yaşayanlar vardı.Bundan dolayı ne bugünkü,ne de ilk insanların hepsi için vahşîdir denilemez.Hazret-i Âdem ve ona inananlar şehirlerde yaşarlardı.Okuma-yazma bilirlerdi.Demircilik,dokumacılık,çiftçilik,ekmek yapmak gibi san'atları vardı.Altın üzerine para dahi basılmış,mâden ocakları işletilip,çeşitli aletler yapılmıştı. (Kur'andan bir ayetle desteklenmemektedir.)
Hz.Âdem'in hiç sakalı yoktu.İlk sakalı çıkan şit aleyhisselâmdır.Hazret-i Âdem çok güzeldi.Siyah saçlı ve buğday tenliydi.Onbir gün hasta yatıp,bir Cumâ günü vefât etti.Âdem vefât edince,Cebraîl aleyhisselâm bir gömlek giydirdi.,şit aleyhisselâma yıkamayı öğretti.Yıkayıp kefenlediler.(Buraya kadar ki ifadeler de Kur'an dışıdır.) Hadîs-i şerîfte buyruldu ki: "Âdem vefât edince,melekler üç defâ su ile yıkadılar.Onu defnettiler." Sonra çocuklarına dönerek; "Ey âdemoğulları! Ölülerinize böyle yapınız dediler." şit aleyhisselâm imâm olup cenâze namazını kıldırdı.Âdem aleyhisselâmın kabri; Kudüs'te,Minâ'da,Mescid-i Hîf'te veyâ Arafât'tadır.Hayatını bildiren rivâyetler birbirinden farklıdır. Hazret-i Âdem,Allah'a ilk hamd ve ilk tövbe edendir.Seçilmişlerin ilki,yeryüzünde Allahü teâlânın ilk halîfesidir.Birçok mûcizeleri vardır.Bunlardan birkaçı şöyledir:
Yırtıcı,vahşi hayvanlarla konuşurdu. Susuz dağ ve taşlara elini vurunca,pınarlar fışkırır,temiz sular akardı. Eline aldığı ufak taşlar,yüksek sesle Allahü teâlâyı zikrederdi. (Buraya kadar Hadis olduğu yani Kur'an dışı olduğu ve rivayet olduğu açıkça belirtilmiştir.)
Âdem'in yaratılması,Cennet'te kalması,Cennet'ten çıkarılarak yeryüzüne indirilmesi,Kur'ân-ı kerîmde çeşitli [[âyet-i kerîme]lerde bildirilmiştir.
Buraya kadar anlatılanların ÇOK BÜYÜK BİR BÖLÜMÜ KUR'AN DIŞIDIR. En son ifade de "Adem'in yaratılması, Cennet'te kalması, Cennet'ten çıkarılarak yeryüzüne indirilmesi, Kur'an-ı kerimde çeşitli ayet-i kerimelerde bildirilmiştir." denmektedir. Ancak bu yazıda KUR'AN DIŞI RİVAYETLERE BOL BOL YER VERİLMİŞ, ANCAK; KUR'AN AYETLERİNE (ayetin yeri belirtilerek) DEĞİNİLMEMİŞTİR.
Bu makale İslam geleneğine göre konuyu ele almıştır. Bu nedenle doğru başlığı taşıdığı için uygun sayılmalıdır.Bu makalenin taraflı olup olmadığı bu konuda önemli değildir. Çünkü din, felsefe ve bilimsel kuramlar yapısı gereği her zaman doğruluğu kanıtlanabilen şeyler değildir zaten. Ve aslında tarafgirlik içerdiği düşünülen anlatım tarzı da esasen bu alanlardaki bakış açısının ince detaylarını göstermesi açısından çok daha yararlıdır. Bu nedenle bu tarz yazılar kalmalıdır ve aynı görüşü paylaşmayanlar tarafından değiştirilmemelidir. Herhangi bir görüşü doğru bir şekilde temsil ediyorsa sorun yok demektir. Yalnızca bu görüşü tanımlayan bir altbaşlık şeklinde olmalıdır. Aşağıdaki gibi devam edebilir.
- Peygamberler
- Adem
- İslam'a göre
- İslam geleneğine göre
- Kur'an'a göre
- Hıristiyanlık'a göre
- (Uygun altbaşlıklar)ir gelenek oalrak görülmemsi midir?
- vs...
- İslam'a göre
- Adem
-İslam geleneğinden maksat islam dininin kabul edilmemiş olması ve sadece bir gelenek olarak görülmesi midir? -Eğer öyle ise burada yazılanlardan çok yazanın ne maksatla yazmış olduğu önemlidir. -İslam dinine göre vya islam inancına göre ifadelerinin kullanılması ve kaynak belirtilmesi gerekmektedir.Yoksa yazılanların doğruluğu araştırılamaz?
- Doğru, konu din olunca, gelenek demek yanlış olabilir. İnanç demek daha iyidir. --195.87.168.171 14:39, 9 Şubat 2006 (UTC)