Cevat Çapan
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Konu başlıkları |
[değiştir] Yaşamı
1933 yılında Kocaeli Darıca’da doğdu. Robert Koleji ve Cambridge Üniversitesi İngiliz edebiyatı bölümünü bitirdi. İstanbul Üniversitesi, Mimar Sinan Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak çalıştı. Yeditepe Üniversitesi Fen-edebiyat Fakültesinde dekanlık yaptı.
Şiirleri Adam Sanat, seçilmiş hikayeler, Varlık, yeditepe gibi dergilerde yayımlandı. İngiliz ve Amerikan edebiyatından yaptığı çevirilerin yanı sıra Yunancadan da Türkçeye çeviriler yaptı. Çağdaş Yunan şiiri, İngiliz şiiri ve Amerikan şiiri antolojilerinin de aralarında olduğu birçok kitap yazdı, çevirdi.
[değiştir] Yapıtları
- Dön Güvercin Dön (1985)
- Doğal Tarih (1989)
- Sevda Yaratan (1994)
[değiştir] Ödülleri
- 1986 Behçet Necatigil Şiir Ödülü
[değiştir] Şiirlerinden örnekler
AÇIĞA DEMİRLİ BİR GEMİDEN Dağın eteklerinde orman - çam, sedir, ulu çınarlar... Birbirini seyrediyor aynasında denizin. Çamlar pürleriyle suskun, sedirlerin gözleri uzakta, "Ölünceye kadar seninim," diyor denize kendi gölgesinde yanan bir çınar.
BİR BAŞKA PENCEREDEN O yanan yaz günleri, kamaşmış koca bir cam göz deniz ve hızla sararan bir karasevda: Güz.
BÖLÜNMEYEN BİR SESSİZLİK İÇİNDE Öyle seviyor ki susmayı, sözcükleri öyle seviyor ki, lambasız kalabilir geceleri, kışı uykusuz geçirebilir. Esirikliğin değişen yoğunluğu onun için her mevsim, rüzgârlar yoğunluğun dalga dalga esrikliği. Derken gemiler yanaşıyor çok yorgun bir fırtınadan bağrının rıhtımına- sürgünden dönenlerle yeniden yaşamak doludizgin.
DÖNÜŞ Yıllar sonra odanın kapısını açınca senin yerine arkası dönük iki kadın görüyorum yaşları belirsiz biri kollarını balkonun korkuluğuna dayamış öbürü kapının pervazına yaslanmış uzanıp giden ovaya bakıyorlar akşam serinliğinde. Bakışlarının ucunda mor dağlar yükseliyor ve inen davarın çan sesleri duyuluyor uzaktan. Kapıyı aralık bırakıp alacakaranlıkta dağın doruğuna tırmanıyorum yorgun atımın yedeğinde.
KİRLİ BİR PENCEREDEN Herifçioğlu Zaloğlu Rüstem'in gürzü gibi havale ediyor ilk soruyu üstüne, sen, diyor, Orhan Kemal'in cenazesine gitmişsin? Hafif yana çekilerek karşılıyorsun dürzünün gürzünü, aklında "Baba Evi", "Avare Yıllar", bereketli toprakların sevdiğim bir yazarıydı, diyorsun. Gözün pencereden görünen Şirket-i Hayriye vapurlarında. İkinci soru da ölülerle ilgili, Lütfi Erişçi'nin cenazesine de? Evet, birlikte Aşiyan'a gitmiştik Tevfik Fikret'i anma gününde, deftere yazdıklarımızın da bir fotoğrafı olmalı sizde. Öfkesi bir mitralyözün tarakasına dönüşüyor uzaklaşarak, senin gözlerinin izlediği vapur tam Kızkulesi'ne sürtünmek üzereyken. Kızkulesi, Kız Kalesi, cıvıl cıvıl kız sesleriyle bir başka uykudan uyanır gibi, bilmezdim, diyorsun, kendi kendine, bu muhteremlerin makinelerinde bu kadar fotojenik olduğumu bir ölünün ardından yürürken bile.