Edebiyat-ı Cedide
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Edebiyat-ı Cedide, diğer bilinen ismiyle Servet-i Fünun Edebiyatı, 2. Abdülhamit döneminde , Servet-i Fünun dergisi çevresinde toplanan sanatçıların batı edebiyatı yolunda meydana getirdikleri bir edebiyat hareketidir. Bu edebiyat 1896'dan 1901'e kadar sürmüştür. Recaizade Mahmud Ekrem , 1895 yılı izleyecileriyle kafiyenin göz içi mi kulak için mi olduğuna dair bir tartışmaya girmiş ve bu cevaplarının bir kısmını Servet-i Fünun dergiside yayınlamıştır.Servet-i Fünun recaizade ' nin mekteb-i mülkiye den öğrencisi olan Ajmet İhsan Tokgöz tarafından 1891 ' den beri çıkarılmakta idi.Recaizade bu dergiyi bir edebiyat dergisi haline getirmek için ( dergi ilk kurulduğunda bir bilim dergisiydi ) Ahmet İhsan ' la anlaşmış ve kendisinin Galatasaray Lisesi'nden öğrencisi olan Tevfik Fikret'i derginin kısm-i edebi der- muharrirliğine ( edebiyat bölümü şefi , sorumlusu ) getirmiştir.
O sırada Mektep Dergisi ve diğer başka dergilerde yazmakta olan ve Recaizade'nin tarafını tutan başka gençlerin de 1896'da bu dergi çevresinde toplanmasıyla Servet-i Fünun topluluğu meydana gelmiştir.
SERVET-İ FÜNUN YAZAR VE ŞAİRLERİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ
1)Hemen hepsi aralarında fazla yaşa farkı bulunmayan gençlerdir. 2)İsdibdat döneminin bunalımlı havasını teneffüs etmişlerdir. 3)Tanzimatçıların tersine bunların büyük bir kısmı orta tabakadan gelmişlerdir. 4)Batı modelindeki okullarda düzenli bir tahsil görmüşler batı medeniyetini ve bu medeniyetin sanat ve edebiyat anlayışını öğrenme imkanını bulmuşlardır. 5)Tanzimatçılar her türde eser vermişken Servet-i Fünun'cular tek türde iyi eser verme fikrini benimsemişler ve uygulamışlardır.
Edebiyat-ı Cedide şairleri, yalnız aydınlara seslenmişler, (sanat için sanat) ilkesini benimsemişlerdir. Fransız romantiklerini, parnasiyenleri ve sembolist şairleri örnek almışlardır.
Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin, Halit Ziya Uşaklıgil, Süleyman Nazif, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın tarafından yürütülen bu akım, Serveti-i Fünun dergisini sürdüren, kendilerine Fecr-i Ati’ciler denilen Ahmet Haşim, Refik Halid, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Ahmet Mithat ve Ahmet Rasim gibi yazar ve şairler tarafından aynı ilkelerle izlendi.
Her iki grup da eserlerinde Arapça ve Farsça sözcükleri bol bol kullanmışlar ve bu bakımdan genç kuşaklar tarafından şiddetle eleştirilmişlerdir.